AİHM, Türkiye’nin sosyal medya paylaşımları nedeniyle mahkumiyet kararı vermesini hak ihlali saydı
Mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), sosyal medya paylaşımları nedeniyle Baran Durukan ve İlknur Birol hakkında verilen mahkumiyet kararlarında hak ihlaline hükmetti.
Mahkeme, potansiyel olarak caydırıcı etkileri göz önünde bulundurulduğunda, cezai mahkumiyetlerin ve hapis cezalarının, Ceza Kanunu’nun 231’inci maddesi doğrultusunda “hükmün açıklanmasının ertelenmesi” kararlarıyla birlikte, başvuranların ifade özgürlüğü hakkına bir müdahale teşkil ettiğine karar verdi.
Böylece Mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
AİHM, Anayasa Mahkemesi’nin 2022’de verdiği bir karara atıfta bulunarak, Durukan ve Birol’a uygulanan “hükmün açıklanmasının ertelenmesi” tedbirinin kapsam ve uygulama şeklinin başvuranlara demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğünün gerektirdiği koruma derecesini sağlamak için yeterli açıklıkta tanımlamadığı değerlendirmesinde bulundu.
Ne olmuştu?
2000 doğumlu Baran Durukan, Temmuz 2018’de Facebook hesabından PKK, Abdullah Öcalan ve Kobani’yle ilgili paylaşımlarında terör örgütü lehine propaganda yapmak suçundan bir yıl on gün hapis cezasına mahkum edildi.
Ağır Ceza Mahkemesi de bu mesajların PKK ve YPG’yi desteklediği, liderlerini övdüğü ve uygulamalarını meşrulaştırdığı sonucuna vardı.
1965 doğumlu İlknur Birol ise Mayıs 2019’da Twitter hesabından Aralık 2013’te yürütülen yolsuzlukla mücadele operasyonlarıyla bağlantılı olarak yaptığı paylaşımda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle on ay hapis cezasına çarptırıldı.
İlgili yargılamaların sonunda yerel mahkemeler, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 231’inci maddesi uyarınca iki başvuran hakkında “hükmün açıklanmasının ertelenmesine” karar verdi.
Durukan’ı üç yıl, Birol’u ise beş yıl denetimli serbestlik süresine tabi tutma kararı doğrultusunda kasıtlı bir suç işlemedikleri takdirde mahkumiyetlerin ve davaların düşeceğine, aksi takdirde ise kararların yürürlüğe gireceğine hükmedilmiş; 2018 ve 2020 yılları arasında, başvuranların bu kararlara karşı itirazları ve bireysel Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular yetkili mahkemeler tarafından reddedilmişti.
AİHM’in atıfta bulunduğu “Atilla Yazar ve Diğerleri” olarak bilinen dava kapsamında Anayasa Mahkemesi, 5 Temmuz 2022’de yargılamanın ertelenmesini öngören mevzuatın uygulanmasında gözlemlenen adil yargılanma güvenceleri ihlallerinin yasallık şartını karşılamadığı anlamına geldiğine karar verdiği karar vermişti.