Hatay’da ‘Gökhan Zan’ krizi! Erkan Baş canlı yayında açıkladı, Gökhan Zan’dan yanıt gecikmedi
Yerel seçimlerde TİP tarafından Hatay Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olarak eski futbolcu Gökhan Zan aday gösterildi. Ardından TİP yaptığı açıklamada, 31 Mart’tan kısa bir süre önce bir takım iddiaları öne sürerek Zan’ın adaylığını geri çektiğini duyurdu. Zan suçlamaları reddederken aynı zamanda suç duyurusunda da bulundu.
ERKAN BAŞ’TAN GÖKHAN ZAN AÇIKLAMASI
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, şahit olduğu canlı yayında gündeme gelen olayla ilgili açıklamalarda bulundu. “AK Parti’nin Hatay’ı kazanmak istediğini biliyoruz” diyen Erkan Baş, şöyle konuştu: “Bağımsız bir aday gösterilseydi onu desteklerdik. Biz bilinçli olarak bizden uzak bir adayı seçtik. Amacımız geniş bir ittifaktı. TİP’in amacı ‘Hatay’ı yönetelim’ değildi.”
“Kazanamazsam GELECEĞİMİ DÜŞÜNMEM GEREKİR”
“Asıl adayımız Gökhan Zan değildi” diyen Erkan Baş, asıl adaylarının Hatay Barosu Başkanı olduğunu iddia etti.
Gökhan Zan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydı hakkında konuşan Erkan Baş, şunları söyledi: “Kayıt olduğuna dair dedikodular vardı. Arkadaşlarımız doğrudan kendisine sordu. Zan, ‘Kazanamazsam geleceğimi düşünmeliyim’ dedi. Öyle değil.” Gökhan Zan gelmedi. Haberlerini basın aracılığıyla yapmayı tercih etti” dedi.
GÖKHAN ZAN’IN ERKAN BAŞ’A CEVABI
Baş’ın sözlerinin ardından Gökhan Zan canlı yayına bağlandı. Baş’ın açıklamalarını yalanlayan Zan, “Ben geleceğimi zaten kurtarmış biriyim. Benim mevkiye, paraya, şöhrete ihtiyacım yok.”
Zan şu ifadeleri kullandı:
“Geçen sezon AK Parti’nin bana bakan yardımcılığı görevi vereceği söylendiğinde bile kabul etmeyen biriyim. Erkan Baş’ın benim hakkımda ‘Geleceğini kurtarmak için…’ demesi beni şimdiden kurtardı. Gelecek. Mevkiye, paraya, şöhrete ihtiyacım yok. Ben zaten yorumcuyum. Koç olarak çalışan biriyim. AK Parti’ye, CHP’ye veya işçilere sormaktan korkmuyorum. . Zaten kendimi böyle bir duruma sokmam, zaten bu benim işim değil. Zaten işim futbol, antrenörlük.
(Böyle bir şey söylemedin mi?) Hayır, asla. Daha önce bana seçimlerden önce kendilerine eşlik edecek spor projeleri teklif etmişlerdi ama ben kabul etmediğimi söyledim. Ancak o kişilerden biriyle sohbet ederken bana şöyle dedi: “Kazanamazsan siyasetten sonra ne yapacaksın?”. Ben de dedim ki: Yorumcu ve antrenör olmaya başlayacağım. Bunu Sayın Ahmet Şık’a da ifade ettim. Cumartesi günü ses kaydı elime ulaşınca “Asla kabul etmeyeceğim, nöbetçi savcılıkla iletişime geçmek istiyorum” dedim. ‘Hayır lütfen pazartesiye kadar bekleyin, acele etmenizi istemiyoruz, düşersek birlikte ineriz, düşersek birlikte ineriz’ dediler. ‘Hayır, kabul etmiyorum, neden bekliyoruz?’ dedim. Söyledim.
“KURUMSAL DESTEK ALACAĞINIZI SÖYLEDİNİZ VE YAPMADINIZ”
Bir aydır şantaj, suç komplosu ve tehditlere maruz kaldığımı beyan ettim. Bugün parayı alır almaz neden birlikte gitmedik? Bana kurumsal olarak destek vereceğinizi söylemiştiniz, öyle de yapmalısınız. Cumartesiden sonra bana ‘Yorgunsan çekilebilirsin’ dediler. Partimin şöyle demesini beklerdim: “Birlikteyiz, yargı karar verecek, milletim, bu söylentiler ortalıkta dolaşıyor, yargının kararına saygı duyarız ama adayımız cumhurbaşkanı olursa ve bu işin içine girerse biz de saygı duyarız.” “onu geri çek.
“BU EYLEMLER SİYASİ AHLAĞA UYGUN MU?”
Peki pazar günü savcılığa gittiğim anda sanki yangından mal çalıyorlarmış gibi verdikleri desteğin bir saat içinde geri çekilmesinin sebebi nedir acaba? Soruyorum: Yaptıkları siyasi etiğe giriyor mu? İnsanlar partinin açıklamasından dolayı beni suçluyor. Ahmet Şık da oradaydı. ‘Pazar günü seninle konuşmamız lazım’ dedi. Dört beş programım var, cumartesi günü onlarla konuştum. Sayın Erkan Baş’ı iki kez aradım. Aramalarıma cevap vermedi. Tekrar aradım, telefonu kapattı.
Alnım beyaz, başım yüksek. Yargı tarafından serbest bırakıldıktan sonra yarın ne yapacaklar? Hangi kararı verecekler? O zaman şunu belirtmek isterim, kusura bakmayın ama… Bu gerçeklere girmek istemedim. Sayın başkanımla bu konuyu yüz yüze görüşmek isterim. Bağlantı kurmanızı istiyorum, böylece bazı sorular sorabilir, böylece tüm duruma biraz ışık tutabiliriz. Samandağ’dayım, Defne’deyim, Arsuz’dayım… Neden beni bir kez gösterilerine davet etmediler diye soruyorum. Samandağ’da 50’ye yakın gösteri yapıldı, ben neden orada değildim?
“BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ADAYININ NEDEN FOTOĞRAFI YOK?”
(Sizce neden?) Sayın Erkan Baş’ın söylemesi lazım. Bu yüzden konuşmak istedim. Bu soruları sormak istiyorum. Defne seçim afişlerinde neden benim fotoğrafım değil de Erkan Baş, Barış Atay ve Defne belediye başkan adayı Mehmet Güzelyurt’un fotoğrafı var? Büyükşehir belediye başkanı adayının fotoğrafı neden yok?
(Adaylığınızı geri çekmeden önceki durumdan mı bahsediyorsunuz?) Evet, o zaman Barış Atay aday gösterilseydi. Çünkü Erkan Baş’ı seviyorum, çünkü dik duruşunu seviyorum… Ona büyük saygım var. Böyle bir insan olarak kalacak. Ama beni bu şekilde itibarsızlaştırmanız, yargılamadan idam etmeniz… Yargı karar verene kadar herkes masumdur. Bu acele neydi, yangından mal çalıyormuş gibi bir açıklama mı yaptın? Yargıya güvenmiyor musun? Yargısız infazla beni itibarsızlaştırmaya mı zorladınız?
Dün halkımla birlikte yürürken bana ne dediler biliyor musun? TİP’in Defne adayı Mehmet Güzelyurt, şunları söyledi: “Dolaşıyorlar, ‘Yerelde TİP’e, büyükşehirde Lütfü Savaş’a vereceksin’ diyorlar.’ Bunu asla kabul edemem. Belediye meclisi adayları Arsuz’lu adaylar ise şunları söyledi: “Gökhan Zan Arsuz’a giremez, biz Lütfü Savaş’la burada çalışıyoruz.” Ahmet Şık’a, Erkan Baş’a ve tüm parti kurucularına bunları duyduğumu söyledim. Bana bir program yapmadılar. Aday olsaydım partimin beni desteklemesi gerekirdi.
Samandağ’a gidip gösteri yapamadım. 30 miting düzenlediler. İlçe belediye başkanıyla gösteri yapamadım. Bana ‘Sen Samandağ’da değilsin, bu farklı bir ittifak’ dediler. Sonra beni uzun zaman önce sattın. “Bunu hak etmedim.”